Uzaydan gelen bazı sinyaller zaman zaman insanlığı heyecanlandırsa da henüz dişe dokunur bir kanıta ulaşamadık. On yildirim uzaya gönderdigimiz sonunu çözebilecek kadar zeki canlilarin olmayacagina veya sonlarina ulasamayacak kadar ulasamayacak kadar genele gitmemis olabilir en kabul gören ihtimaller olarak gösteriliyor. Sinyaller ulaştıysa da bu mesajı çözüp bize cevap yazmalarının yıllarca geleceği biliniyor.
Karanlık Orman Teorisi‘ne göreyse, sinyallerimize cevap almamak veya mesajlarımızın onlara ulaşması aslında bizim çıkarımızadır. Peki ama neden?
Konuyu daha iyi anlamak adına; Liu Cixin tarafından yazılan bilim kurgu türündeki “Dünyanın Geçmişi” üçlemesinin ikinci kitabı “Karanlık Orman”da geçen şu paragrafa değinmek gerekiyor:
“Evren karanlık bir ormandır. Her medeniyet, ağaçların içinde bir hayalet gibi gizlenmiş, gözetleme dalları hafifçe kenara iten ve ses çıkarmadan ilerlemeye çalışan komuta bir avcıdır. Nefes alıp verme dahi verdiğinde yapılır. Ormanın her yerinde bulunan kişi gibi görünmeyen avcılar olduğu için avcıyı gözetmek zorundadır. Eğer başka bir canlı bulursa -başka bir avcı, bir melek ya da bir şeytan, korumasız bir bebek ya da zorla yürüyen yaşlı bir adam, bir peri ya da bir yarı tanrı- üzerinde sadece bir şey mevcuttur: ateş aç ve onları ortadan kaldır. Bu ormanda cehennem diğer insanlardır. Varlığını belli eden tüm yaşam formlarının hızla tükenecek olması ebedi bir tehdittir. İşte kozmik medeniyetin resmi budur. Fermi Paradoks’un yorumu bu.”
Tehlikelerle dolu gizemli bir yerde dolaşırken yabancı biri aktarım ne iletiliyor?
Dilini, müşterilerini bile bilmediğimiz bu yabancıya güvenmeli olacağız, yoksa koruma adına o harekete geçmeden önce onu ortadan kaldırmalı mıyız? İki medeniyet iletişim kurabilse dahi hem boyutları hem de kültür ve dil açısından aşılması gereken çok büyük mesafeler olacaktır. Romandaki arguman da buna yazar; yaşayan tüm organizmalar daima hayatta kalmak ister.
Bu vücudundaki organizmalar karanlık ormanda ya saklanmayı tercih eder ya da bir karşılaşmada kendi güvenliği için karşı tarafı yok etmek ister. İşte bu teori, uzaylı medeniyetlerin belki de karanlık ormanda (evrende) saklanmayı tercih ettikleri için oluşturduğu iletişim kuramıyor olabileceğimizi koruyacağı bir yere kadar gidiyor.
Romanda iskeleti Karanlık Orman Teorisi, üstte okuduğunuz alıntıların sonunda da bahsedildiği gibi aslında ünlü Fermi Paradoksu’na cevap verme çabasında.
Fermi Paradoksu, dünya dışı medeniyetlerin var olma yeteneğin yüksek olmasına rağmen bunu doğrulayacak herhangi bir kanıtın ya da temasın yokluğu arasındaki birikimleri ifade eder. Paradoks ortaya atan Fizikçi Enrico Fermi, uzaylı yaşamların büyük geçitlerin var olmasına rağmen Mevcut şartlar ve engelleme nedeniyle iletişim kuramadığımızı belirtiyor.
Dünya dışı yaşam arayışında önemli bir yeri olan Drake Denklemi’ne göreyse; istatiksel olarak en az 10.000 uzaylı medeniyetin olması gerekiyor, hatta bunların 20’si bize yakın bir yerlerde olmalı.
1961 yılında, radyo astronomu Franke Drake, medeniyetlerin gelişmesinde rol oynayabilecek pek çok factor izleyerek içinde çalışarak Samanyolu Galaksisi’nde olması gereken uygarlığı korumaya/tahmin etmeye çalıştı ve bu sayılara ulaştı.
Bu bileşenlerde şu faktörler bulunuyor:
- N iletişim kurmayı umabileceğimiz uygarlıkların sayısı
- R* Galaksimizdeki yıllık yıldız kalma miktarı
- fp Bu yıldızlardan kaçan birinin gezegene sahip olduğu
- ne Gezegene sahip yıldız başına düşen toplam yaşama elverişli gezegenlerin ortalama sayısı
- Bu gezegenlerin arasında bir şekilde yaşamaya uygun bir ortamdan oluşan gezegen sayısı
- fi Bu yaşama elverişli gezegenlerden kaçınmakta akıllı hayata geçilmesi
- fc Bu tür uygarlıklardan uzayda yapılandırmaya ilişkin tespit edilebilir sinyal bırakabilecek kesim
- L Bu tür bir uygarlık tarafından uzayda yayınlanan tespit edilebilir sinyalin süresi
Karanlık Orman Teorisi bir düşünce mi, yoksa bir paranoya mı?
Teori her ne kadar bir paranoya gibi görünse de “güvensizlik nedeniyle birbirini yok etme” örneklerini asırlardır dünya üzerinde görüyoruz. Kıyamet sonrası filmlerde de bu esnada yer verilir. Medeniyetin çökmesiyle birlikte yalnız hareket etmeye başlayan insanlar farklı bir insanla karşılaştıklarında öldürmeye çalışırlar. Hayatta kalma evindesü ağır bastığı için karşı tarafın yaşamını küçükleştiriyor.
Yaklaşık bir asırdır evrene mesaj gönderiyoruz. Peki bunlar ya tehlikeli bir uzaylı medeniyet tarafından algılanırsa?
Güneş Sistemi, evren geri hesaplamalarına kıyasla daha genç. Bu nedenle başka yaşanabilir gezegenlerdeki uzaylılar zaman konusunda daha fazla yaşayacakları için bizden daha gelişmiş teknolojiye sahip olabilirler. Bu işletme koşullarında da biz uzaylı medeniyetlere ulaşmadan onların bize olasılıkları daha olası görünüyor.
Ayrıca, teknolojimiz onları karşılaştırsa geride kalsa da bile çok hızlı gelişiyor olmamızdan dolayı bir gün onlar için tehlike arz etmeyi düşündüğümüz düşüncesi Baskının başını küçükken ezmek askerler.
Stephen Hawking ve onlarca bilim insanı bunun büyük bir risk olduğunu vurgulamıştı.
Karanlık bir ormanın içinde ev olarak düşünelim Dünya’mızı. Evdeki birkaç kişi, çoğunluğa izin vermek vermemeyi umursamadan pencereden dışarıya fener tutarak yerimizi belli etmeye çalışıyor. Peki ya kötü niyetli meraklıların dikkatini çeken?
İşte gezegendeki milyarlarca insan adına karar veren bir grup insana karşı bu yüzden tepkiler verilmesi. aralarında Elon Musk gibi kullanıcılar de olduğu insanlar, uzaya yönelttikleri ve yerimizin bilimini tespit etmeye neden olabileceklerini paylaşmalarını önlemek için bir imza kampanyası başlatmıştı.
Özetle, Karanlık Orman Teorisi’nin bir donanımı ortaya koyuyor.
Uzaylı medeniyetler onları gönderdiklerimiz yakalasalar bile neye nesi olduğumuza henüz anlam verememişler için gizlenmeyi tercih ediyorlar. Belki de sinyallerle varlığımızı evrene belli etmeyip saklamalıyız, ormanın içinde gizli kalmak daha güvenli olabilir!
Kaynaklar: 1, 2, 3, 4, 5, 6
İLGİLİ HABER
NASA, CERN ve devamı: Evrenin Gizemlerini Açığa Çıkararak Milyarlarca İnsan Zihnini Aydınlatan 8 Araştırma Merkezi
İLGİLİ HABER
Yorum Yaz