Eski anlarda koyu ve gri renkler görünen bölgelerin denizin bildiğine inanılıyordu. Ay’ın evleri ki açık ve gri renkli yerler ise kara olarak gerçekleşmesiydi. Ancak kurallara uygun olarak yapılan gözlemler bu çalıştırmanın yanlış olduğunu ortaya koydu.
Ay üzerinde sonraki gözlemler, açık renkteki gri bölgelerden kraterlerle kaplanmış, yüksek ve engebeli alanların olduğunu gösterdi. Koyu gri bölgelerin ise alçak ve düz alanlar olduğu görülmüştür. Peki bu gözlemler gerçeği aydınlatmış mı? Yoksa daha fazla cevaba mı ihtiyaç vardı? Gelin, hep birlikte bakalım.
Eski astronomlara göre Ay’ın özellikleriki bu koyu konumlar, Latincede Meryem olarak tanımlanıyordu. Maria ise deniz demekti.
Bu bölümler Ay’ın yüzeyinin yaklaşık değeri olarak yüzde 17’sini kaplamasına rağmen büyük olan kısmı Dünya’dan görülebilen yüzeyde kalıyor. Koyu renkli kaplama, açık renkli gömleği göre daha az göktaşı olduğu da biliniyor. Yani Maria denilen yapılar aslında genç jeolojik yapılardır. Maria’ların oluşumu erken Ay’ı boyu toz bulutundan dolayı Ay’ın yayılması çarpantaşı gök sayısı çoğalmıştır. Güneş ve diğer gökcisimlerinin kütleçekim etkileri, sırasıyla Ay’a çarpan göktaşı ağırlığını azaltmıştır. Velhasıl bu koyu ve açık renkteki kuşakların oluşumları akıcı ve kimyasal oluşumları birbirine benzemiyor.
Yani Maria olarak Geçici bu korkulukları, krater tabanlarından gelen lav akıntılarının kaplaması oluştuğunu anlıyoruz.
Arizona Eyalet Üniversitesinden Robert Wagner, Ay’ın misafiri olan bu çukurların düşen göktaşı Sonuç olarak oluşan bozulmalar nedeniyle altı boşalmış yüzeyin çökmesiyle oluştuğunu ifade ediyor. Aslında yüzeyin altında erimiş bir kayanın aktığı ve şeklindeki uzun tüpün hayalet geçitlerine neden olduğu sanılıyor. Bu da yüzey Ay yüzeyinin çökmesine neden oluyor.
Ay’ın buluşması büyük bir sonucu çarpan göktaşı, yüzey yukarı savurarak aşağı lavın dışarı çıkabilirsin. Görüntülerdeki yüzeylerin altında farklı boşluklar oluşturuyor diyebiliyoruz. Hatta Wager, bu çukurların içinde yapılacak incelemeler sayesinde bu çukur katmanlarının yaşlarının belirlenebileceğini söylüyor. Üstüne üstlük bu çukurlar içinde sıkışıp kalmış olan Güneş rüzgarlığının etkisinin da bulunabileceği düşünülüyor.
Günümüze kadar görülen 200’den fazla delikten 29’unun bir milyar yıl boyunca genç olduğu tespit edilmiş. Hatta bilim insanları, bunları’Kopernik’ krateri sınıf içinde sınırlandırmışlar. Uzay aracı Kaguya’nın keşfettiği üç deliğin de bu düşünce arasında olduğu biliniyor. En nihayetinde Ay’ın özelliklerini görmeniz gereken o çukurlaşmış bölgelerin katılaşmış lavlardan oluştuğunu bilmelisiniz.
Kaynaklar: 1, 2
Yorum Yaz