Immortals Fenyx Rising inceleme Beklediğimizin çok daha ötesinde güzel.

OyunHaberleri

Immortals Fenyx Rising, başta The Legend of Zelda Breath of the Wild olmak üzere çok sevdiğim oyuna benzer yapısıyla dikkatimi çeken bir yapım oldu. Nihayet yayın günü geldi. Henüz çıkmasa da Ubisoft ekibi Immortals Fenyx Rising inceleme yazımız için bizlerle bir kod paylaştı. Oyunu olabildiğince deneyimlemeye çalıştım ve Immortals Fenyx Rising inceleme yazımda sizlerle fikirlerimi paylaşacağım. Elbette öncelikle oyunun neler sunduğundan bahsetmek istiyorum, sonra fikirlerimi aktaracağım.

Hikayeye gelince, oyunda hangi tanrı ve tanrıçaları göreceğimi hep merak etmişimdir. Yolda gördüğüm canlılara “Ah, bu ve bu değil mi?” dedim. Hem şaşırdım hem de oyunun başka neler göstereceğini daha çok merak ettim. Ayrıca pek ilgi çekici gelmese de konusunun büyüsü müydü bilmiyorum, hikayenin bundan sonra ne olacağını merak ettim. Konusu garip bir şekilde ilgimi çekti. Ancak anlatım açısından sıra dışı diyebileceğim hiçbir şey yoktu.

Öncelikle eşyalarımızdan bahsetmek istiyorum. Silah olarak kılıçlarımız, baltalarımız ve yaylarımız var ama bunlar sabit silahlar değil. Ayrıca farklı özelliklere sahip farklı silahlar da kullanabilirsiniz. Tabii önce bunları açmanız gerekiyor. Zırh konusuna gelince elimizde sadece miğfer ve zırh var. Yine bu özellikler de fark yaratıyor. Kanatlar değiştirilebilir ama özellik ekleyenini henüz görmedim. Üstelik bir de bineğimiz var. Evcilleştirdiğimiz binekleri dilediğimiz zaman değiştirmemiz mümkün.

Sonunda bereket var. Bu bereketler aynı zamanda yardım ettiğiniz tanrı ve tanrıçalar tarafından da verilmektedir. Her birinden birkaç tane olmak üzere 4 tanrı ve tanrıçadan kutsama alabilirsiniz. Örneğin Afrodit’ten aldığınız ilk nimet, ölümden sonra dirilmenize yardımcı olur. Bir nevi The Legend of Zelda Breath of the Wild’daki Peri ya da Mipha’nın Lütfu gibi.

Oynanış açısından The Legend of Zelda Breath of the Wild ile yeni nesil Assassin’s Creed oyunlarının bir karışımı olduğunu söyleyebilirim. Bunun nedenini sorarsanız her iki markadan da pek çok ilham kaynağı görmek mümkün. Açık dünyadaki yolculuğum beni kesinlikle The Legend of Zelda Breath of the Wild gibi hissettirdi. İster süzülerek süzülmek, ister evcilleştirilmiş bineklerinizle yolculuk yapmak olsun, ister ortamın huzurlu ve renkli doğası benim için gerçekten keyifli bir deneyimdi. Assassin’s Creed serisine gelince hem dövüş mekanikleri hem de RPG unsurları açısından pek çok benzerliğin bulunduğunu söyleyebilirim.

https://maps.google.bi/url?q=https%3A%2F%2Fwww.torrentdevi.org

ETİKETLER